Tag Archives: Mustafa Ceceli

A rose can’t exist without it’s thorns.

Standard

Bekle dönüşü vardır zor sürgünlerinde
Bekle hatırla bizi dar günlerinde
Hold on, there exists a return even for the toughest exiles. Hold on, remember us in your days of difficulty.

Telli turnalar gibi, çifte kumrular gibi
Sarışıp bir sedir ağacı gölgesinde
Baharı selamlayıp, iki çift kelamlayıp
Gamsız günler geceler demlerinde  
Like demoiselle cranes. Like a couple inlove. Wrapped under the shadow of a cedar tree. Saluting the spring, uttering a couple of words. At times of untroubled days and nights.

Biz gülleri severdik, dikenleriyle
Koklardık kanayana dek ellerimiz
Gül dikensiz olur mu? Ahetmezdik
Bekle, bekle hiç pesedermiyiz
We used to love roses, with their thorns and all. We smelled it till our hands bled. Could a rose exist without thorns? We wouldn’t damn it. Hold on, wait. Do we ever surrender?

Bir nasihat gibi bu sancılı hasret
Miyadını doldurup biter birgün
Karanlık aydılığa kavuşur elbet
Siz ogün bayramı kutlamayı görün
Like an advice, that painful longing, will expire and end one day. Darkness will rejoin it’s luminousity for sure. See the celebration of Bayram that day.

Bekle sıcacık bir Haziran sabahında
Bekle ısıtıp sol yanını yatağında
Hold on for a pleasnatly warm June morning. Warm up the left side of the bed and wait.

Telli turnalar gibi, çifte kumrular gibi
Sarışıp bir sedir ağacı gölgesinde
Baharı selamlayıp, iki çift kelamlayıp
Gamsız günler geceler demlerinde 

Biz gülleri severdik, dikenleriyle
Koklardık kanayana dek ellerimiz
Gül dikensiz olur mu? Ahetmezdik
Bekle, bekle hiç pesedermiyiz

Bir nasihat gibi bu sancılı hasret
Miyadını doldurup biter birgün
Karanlık aydılığa kavuşur elbet
Siz ogün bayramı kutlamayı görün